Bottega Veneta’nın yeni kreatif direktörü Louise Trotter, İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonunda el işçiliğini, çağdaş zarafeti ve dokunsal lüksü Milano Moda Haftası’nda buluşturdu.
Bottega Veneta’nın yeni kreatif direktörü Louise Trotter, Milano Moda Haftası’ndaki ilk defilesiyle sessiz ama kendinden emin bir başlangıç yaptı. Markanın 60. yılına denk gelen İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonu, geçmişle bugünü, işçilikle zarafeti, güçle yumuşaklığı bir araya getiren incelikli bir anlatıya dönüştü.
Trotter’ın koleksiyonu “atölye” fikrini merkezine alıyordu. Her detay bir kadının gözüyle yeniden düşünülmüş gibiydi. İnce işçilikle işlenmiş kumaşlar, klasik formların bilinçli olarak çözülüp yeniden yapılandırıldığı bir geçiş duygusu taşıyordu. Özellikle geri dönüştürülmüş fiberglas malzemenin hareket halindeyken yarattığı etki, teknikle estetiğin nasıl iç içe geçebileceğini gösteriyordu.
Koleksiyon, yaz mevsimi için beklenen hafiflikten farklı olarak, ağırlığı olan ama akışkan bir siluet dili sunuyordu. Nappa deri trençkotlar, vatkalı kazaklar, yumuşak ama hacimli ceketler, kadın ve erkek giyimde net terzilik çizgileriyle ilerliyordu. Özellikle renk paletinde kullanılan yosun yeşili, tozpembe, soluk mor ve tangerine turuncusu tonları klasik yaz algısına alternatif bir zarafet kattı.
Bottega Veneta İlkbahar/Yaz 2026, Launchmetrics Spotlight
Aksesuarlar ve ayakkabılarda da Trotter’ın Bottega’nın mirasına duyduğu saygı hissediliyordu. İkonik Lauren ve Knot çantalar yeniden yorumlanırken transparan sivri burunlu sabolar ve geniş tabanlı Intrecciato sandaletler sezonun en dikkat çekici parçaları arasında yer aldı.
Bottega Veneta İlkbahar/Yaz 2026, Launchmetrics Spotlight
Defilenin müzikleri, Oscar ödüllü sanatçı Steve McQueen’in imzasını taşıyordu. Nina Simone ve David Bowie’nin aynı parçaya ait iki farklı yorumunun iç içe geçtiği ses yerleştirmesi koleksiyonun dokusal ve duygusal katmanlarını tamamlayan şiirsel bir fon oluşturdu.
Bu ilk koleksiyonuyla Louise Trotter’ın, bu sezon ilk koleksiyonlarını sunacak kreatif direktörlerin arasında parlamayı başardı. Yalnızca güçlü bir çıkış değil, aynı zamanda Bottega Veneta’nın sessiz lüks kavramını yeni bir estetikle güncellediği bir başlangıç noktasıydı bu. Trotter, markanın köklerine dokunarak bugünün kadınına ve erkeğine ait bir dünya kurdu.